Muhammet Oğuz KILINÇ

Ad Soyad Muhammet Oğuz Kılınç
Mesleği Polis
Doğum Tarihi 01/01/1990
Yaşı 26 Yaşında
Record N/A N/A N/A
GENEL BİLGİ ve rejimin iddiası

15 Temmuz gecesi Ankara İl Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinde görev yapan 26 yaşındaki istihbarat polisi Muhammet Oğuz Kılınç, 1990 Samsun doğumluydu; aslen Gaziantepli idi. Evliydi, henüz çocuğu yoktu. 15 Temmuz gecesi, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinde görev başında hayatını kaybetti. Olay gecesi vurularak yaşamını yitirdi ve naaşı Antalya Uncalı Polis Şehitliğine defnedildi. Resmî makamlara göre genç polis, “askerî unsurların açtığı ateş sonucu” şehit oldu. Ancak dosyada yer alan otopsi raporu, tanık beyanları ve teknik bulgular, bu iddiayı desteklemek bir yana, açıkça çürütüyor. Özellikle de olayın en kritik tanığı olan İlkay Sökmen’in ifadeleri, resmi anlatıyı temelden sarsıyor. Savcılık makamı, o gece Emniyet yerleşkesine ateş açanların askerler olduğunu, maktulün de bu ateş altında vurularak hayatını kaybettiğini ileri sürdü. Bu iddia, yargılama sürecinde temel varsayım olarak kabul edildi. Ancak dosyada bulunan hiçbir somut delil —ne kamera kaydı ne balistik inceleme ne mermi çekirdeği, ne de otopsi bulguları— maktulün asker ateşiyle öldüğünü göstermiyor.

 

GERÇEK ÖLÜM SEBEBİ
Otopsi Raporu Resmi İddiayla Çelişiyor

02.09.2016 tarihli otopsi raporu, maktulün yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldüğünü işaret eden bulgular içeriyor.

  • Giriş yarası: Sol kaşın dış kısmında 0,5 cm çapında, belirgin vurma halkası ile.
    Bu bulgu, yakın mesafe ateşinin tipik göstergesi.
  • Çıkış yarası: 20×10 cm boyutlarında geniş, çok parçalı bir ateşli silah çıkışı.
    Bu, yakın mesafede yüksek kinetik enerjiyle ateş edilen mühimmatlara özgü.

Ayrıca rapordaki “uzak atış” ibaresi, giriş yarasındaki vurma halkasıyla tamamen çelişiyor. Bu durum, raporda ya ciddi bir hata ya da tahrifat ihtimalini gündeme getiriyor. Ayrıca askerî araçlardan açılan ateş yukarıdan aşağıya doğru seyreder, çünkü ZPT ve tank ateş hattı yerleşke duvarının yani hedef hattının çok üzerindedir. Oysa otopsi bulguları yatay hatta veya hafif aşağıdan yukarıya gelen bir mermi yolunu gösteriyor. Bu, askerin ateş etme ihtimalini teknik olarak da neredeyse imkânsız hâle getiriyor.

Dosyanın Kilit İsmi: İlkay Sökmen

1-Olayın yaşandığı noktada maktule en yakın kişi olan, hatta maktulü taşırken görülen kişi olan İlkay Sökmen, ifadelerinde çok ciddi çelişkiler barındırıyor. Ayrıca ifadesini olaydan 9 ay sonra vermiş olması da çok manidar ve anlamsız. Sökmen, ifadesinde maktulün “kafasının arka kısmından vurulduğunu” söylüyor.  Otopsiye göre giriş yarası yüzün sol ön kısmında. Sökmen’in anlatımı tamamen yanlış. Eğer ifadesini olay tarihine yakın bir zamanda vermiş olsa idi, olayın verdiği heyecan ve panikle yanlış bir ifade vermiş olabilirdi. Ancak 9 ay sonra vermiş olduğu ifade olduğu düşünülürse bilerek ve isteyerek yanlış verilmiş olma ihtimali ortaya çıkıyor.

2-Sökmen, maktulün askerlerin açtığı ateşle vurulduğunu iddia ediyor. Ancak:

  • Mermi yolu askerîn açabileceği bir ateşle örtüşmüyor,
  • O hattan hiçbir askeri ateş kameraya yansımamış,
  • Tanıklar asker ateşini görmediğini beyan etmiş durumda.

3-Köksal Gürel’in yeminli ifadesine göre Muhammet Oğuz Kılınç vurulduğunda İlkay Sökmen doğrudan yanındaydı. Bu ifade, Muhammet Oğuz Kılınç’ın pozisyonu ve atış yönünün ancak polis hattından gelmiş olabileceğini güçlendiriyor. Ayrıca İlkay Sökmen Muhammet Oğuz Kılınç’ın taşımasına yardım eden kişinin kim olduğunu söylemiyor. Sonradan bunun Bayram Genç olduğu ortaya çıkıyor. Bu isim, olay gecesi yoğun polis ateşi açıldığını bizzat ifade eden kişi.

4- Sökmen, shortland polis aracından helikoptere ateş ettiklerini, araçlarının isabet aldığını anlatıyor. Ancak kamera kayıtları ve olay yeri incelemeleri, bu çatışmanın hiç gerçekleşmediğini ortaya koyuyor.  Bu tablo, Sökmen’in ifadesinin olayın gerçek seyrini değil, oluşturulmak istenen resmî senaryoyu desteklemeye yönelik olduğunu düşündürüyor.

Tanık Beyanları ve kameralar İddiayı Yalanlıyor

Tanık Köksal Gürel’in ifadesi özellikle dikkat çekici:

  • Maktulün “asker tarafından vurulduğunu sonradan duyduğunu” söylüyor. Yani o an asker ateşi görmemiş.
  • Vurulma esnasında maktule en yakın kişinin İlkay Sökmen olduğunu belirtiyor.

Bu beyan, askerin ateş açtığı iddiasını doğrudan çürütüyor ve atışın polis hattından geldiği ihtimalini güçlendiriyor. Diğer tanıkların ifadelerinin neredeyse aynı cümlelerle verilmesi ise, ifadelerin koordine edildiği kuşkusunu artırıyor.

Ankara İl Emniyet Müdürlüğü yerleşkesi yüzlerce kamera ile izlenmesine rağmen, maktulün vurulduğu ana ilişkin tek bir görüntü bulunmuyor. Bu durum akla yeni soruları getiriyor. Görüntüler yok mu edildi veya kayıt yapılmadı mı?

Sonuç Olarak;

  • Otopsi raporu,
  • Tanık beyanları,
  • Atış yönü,
  • Atış mesafesi,
  • Kamera kayıtlarının yokluğu,
  • İlkay Sökmen’in çelişkili ve gecikmiş ifadesi

birlikte değerlendirildiğinde, maktulün asker ateşiyle öldürüldüğü yönündeki resmî iddia gerçeği yansıtmıyor. Aksine, teknik bulgular maktulün yakın mesafeden ve muhtemelen polis hattından gelen ateşle vurulmuş olabileceğini ortaya koyuyor. Bu nedenle olay, mevcut haliyle faili meçhul niteliğinde olup, gerçeğin ortaya çıkarılması için yeni ve bağımsız bir soruşturmanın açılması gerektiği net biçimde görülüyor.