Rejimin iddiasının aksine ortaya konulan deliller maktulün Sönmezateş timi dışında  meçhul bir tim tarafından vurulduğu kanaatini güçlendirmektedir. Maktul ile beraber çatışmaya giren Polis Memuru İrfan Paksoy’un ifadesinin yer aldığı Olay Araştırma Tutanağında ölümün 00.00-00.30 aralığında gerçekleştiği ifade edilmektedir. Ancak hemen sonraki görselde maktulün ölüm saatinin 00:01 olarak kayıt altına alındığını ve savcı tarafından imza edildiğini görmekteyiz. Oysa kamera görüntüleri ve tanık ifadeleriyle net olarak bilinmektedir ki fail olduğu iddia edilen Sönmezateş timinin Marmaris’teki otele ulaşma saati gece 03.45 tir. 

Aynı bilgiyi teyit eden başka bir tespit aşağıdaki görselde yer almaktadır. 112 Acil Servis Hizmetlerinde ambulans şoförü olan Kubilay Direksiz ambulans talebi için Turban Otel’den gece saat 01.00 de telefon geldiğini belirtmektedir. Kendisi maktul Mehmet Çetin’e ilk müdahaleyi ekiple birlikte yaptıklarını ifade etmektedir. Bu ifadeye göre Sönmezateş timi henüz Çiğli’de beklerken olayın gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

Ayrıca aşağıdaki görselde yer alan SADU marka 7,62 çapındaki silaha ait kovanlar MAG ibareli şarjörler, SCOPE marka gaz maskeleri ve gümüş renkli mermi çekirdekleri olay yerinde bulunmuştur. Oysa Sönmezateş timinden ele geçen mühimmat içinde bu malzemelerin bulunmuyordu. İkinci tim (MAK ve ÖKK) 5,56 çapında mermi atan silahlar dışında silah kullanmıyordu.

SONUÇ: Bu deliller Mehmet Çetin’i vuranın Sönmezateş timi olmadığını  güçlü bir biçimde ortaya koymaktadır. İkinci timin otele vardığı gece saat 03.45 ten önce meçhul bir timin polis ile çatışmaya girdiği ve 2 polisimizi şehit ettiği nettir. İlk timinde sözde darbeci olduğunu varsayarsak rejim aygıtlarının bunu araştırmak için yoğun gayret sarf etmesini ve rejim medyasının manşete çekmesini bekleriz. Ama bu konuyu araştırmaya çalışan, haber yapan kişilerin hapis veya gözaltı işlemine muhatap olması, Marmaris olayının rejimin yumuşak karnı olduğunu ve 15 Temmuz’un bu bölümünden pis kokular geldiğini ortaya koymaktadır.