GENEL BİLGİ ve rejimin iddiası
Sümer Deniz 42 yaşındaydı ve Serbest Meslek ile uğraşıyordu. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede Ankara Atlı Spor Kulübü civarında Jandarma Genel Komutanlığındaki sözde darbeci askerler tarafından öldürüldüğü bilgisi yer almaktadır. Öncelikle Jandarma Beştepe bölgesindeki diğer maktullerden de anlaşıldığı gibi, her yerde bulunan kameralar vurulma anına ilişkin net bilgi vermektedir. Oysa olay yerinde maktule ait hiçbir kamera görüntüsü bulunmamaktadır. Maktulün kim tarafından ve nasıl öldürüldüğüne dair yeterli ve ikna edici delil bulunmamaktadır.
GERÇEK ÖLÜM SEBEBİ
Rejimin iddiasının aksine ortaya konulan deliller maktulün asker dışında meçhul bir fail tarafından vurulduğu kanaatini güçlendirmektedir. Gerekçeli karara ilişkin aşağıdaki görselde Atlı Spor Kulübü mevkiinde 01:29 saatinde JGK yerleşkesinden gelen atışlara maruz kaldığı ifade edilmektedir. Ancak hemen sonraki görselde maktulün ölüm saatinin 00:01 olarak kayıt altına alındığını ve savcı tarafından imza edildiğini görmekteyiz. Saatlerdeki bu tutarsızlık soruşturmaya şüphe düşüren ilk bulgu ancak şüphe doğuran çok daha fazla bulgu mevcut.
Yukarıdaki görselde belirtilen ölüm saati doğruysa ve savcılığın maktulün yerini saptamada kullandığı HTS kayıtlarını da bu varsayımla incelersek, aşağıdaki görselde yer aldığı gibi gece saat 00.00 sonrasında maktul Sümer Deniz Çankaya Kırkkonaklar semtinde görünüyor. Beştepe mevkiine ulaşmasına kilometreler var. Diyelim ki ölüm saati olarak 00.01 sehven yazıldı ve gerçek ölüm saati 01.29. Peki, savcılık bunu neye dayandırıyor. HTS kayıtlarında cep telefonunun JGK yerleşkesine yakın olan Atlı Spor Kulübünden sinyal vermesi dışında bir delil sunamıyor. Aşağıdaki ikinci görselde E-Devlet baz istasyonu bilgilerini görüyorsunuz. Küçük mavi daire maktulün ölüm esnasında sinyal verdiği nokta. İkinci ve büyük daire JGK yerleşkesi baz istasyonu. JGK yerleşkesi ile maktulün bulunduğu yer arası mesafe ölçümüne göre 400 metrenin üstünde. Maktul yakınlarda olsaydı Vodafone Beştepe camii baz istasyonundan sinyal vermesi gerekirdi ve o zaman jandarma personelini sorumlu tutmak daha anlamlı olabilirdi. Ama maktul daha uzak bir noktada. Buna göre JGK yerleşkesinden 400 m daha uzak bir hedefi, gece şartlarında ve tek kurşunla vurmak, gece görüşü ve keskin nişancı becerisi olmadan neredeyse imkansızdır.
Gerekçeli kararda özetine yer verilen bilirkişi raporunda da askerleri sorumlu tutacak hiçbir delilin olmadığı neredeyse itiraf edilmiş durumda. Sadece otopsi raporunda mermi giriş çapına ilişkin bir bilgiye yer verilmiş. Bilirkişi nerede vurulduğunu bulamadık, silahla ilgili kesin bir bilgiye ulaşamadık derken savcılığın ve mahkemenin Beştepe’ye yakın (400 m üstü) sinyal vermiş olsa olsa jandarma vurmuştur yaklaşımı hukuki olmadığı gibi akla ve vicdana da uygun değildir.
Maktulün ölümüne ilişkin neredeyse faili gösteren hiçbir delil bulunmaması üzerindeki baskıya rağmen başka bir soruşturma savcısını da yıldırmış ve soruşturma evrağına ”Faili Meçhul” ibaresini yazmaya kadar varmıştır. Aşağıda gördüğünüz belgenin tanzim edildiği tarihte otopsi ve balistik raporlarının da hazır olduğunu hatırlatmak faydalı olacaktır. Buna rağmen Savcı Gökhan Köseoğlu adeta bir fail bulamadığı itirafını belgeye dönüştürmüş görünüyor.SONUÇ: Bu deliller Sümer Deniz’i vuranın asker olmadığını güçlü bir biçimde ortaya koymaktadır. ”Vurana ilişkin delil olmasa bile JGK Yerleşkesinde silahlı askerler vardır ve başka fail aramak yersizdir” demek hukuka ve vicdana uygun değildir. Çünkü maktullerin vücudundan başkaca silahlara ait mermilerin çıkması, JGK yerleşkesinin ters istikametinden veya yan bölgeden gelen atışların kamera kayıtlarına yansıması asker dışında kişilerin bulunduğunu ve bir kaos hedeflediklerini ortaya koymaktadır.
Yukarıda delilleri ortaya konan dosyayı Yzb.Ümit Berber anlatımıyla YouTube videosu şeklinde takip edebilirsiniz.