Rejimin iddiasının aksine ortaya konulan deliller maktulün sanık dışında meçhul bir fail tarafından vurulduğu kanaatini güçlendirmektedir.

Savcılığın ilk iddiası, kameralarda maktulün sanık tarafından infaza götürüldüğü yönündedir. Burada kamera incelemelerini yapan bilirkişinin delillerle oynadığına dair çok önemli bir iddia mevcuttur. Bilirkişiler ham kamera görüntüleri üzerinde bazı silmeler yaparak oluşturdukları CD’yi mahkemeye ve sanıklara sunmuştur. Teslim edilen CD görüntülerinde MAUS imlecinin hareket etmesi bunun fiyasko olduğunu teyit eden önemli bir ayrıntıdır. Muhtemelen ham verilerde yer alan infaz anı görüntüsü başka faili işaret ettiği için böyle bir yol izlenmiştir. Sanığın mahkemedeki ısrarlı taleplerine rağmen ham kamera görüntülerinin kendisine verilmemesi tam bir hukuk katliamıdır. Aşağıda duruşma tutanağından hareketle hazırlanan silme bilgilerini görmektesiniz.

Ayrıca  sanığın, infaz anına ilişkin görüntülerin yer aldığı aşağıdaki kameraların görüntülerini ısrarla talep etmesi maktulün katledilmesi konusunda suçsuz olduğu yönünde kendisine güvendiğini ve bu ölümden sorumlu olmadığından emin olduğunu göstermektedir. İnfaz anına ait görüntülerin peşine düşen sanık ancak infaz anı görüntüleriyle ilgilenmeyen savcılık, bilirkişi ve mahkeme nasıl bir tablo ortaya koymaktadır takdir sizlerindir. Aşağıdaki kamera görüntüleri aynı zamanda suç duyurusu mahiyetindedir ve savcılığın bu görüntüler üzerinden gerçek faili araştırması gerekmektedir.

Ölümü Albay Erkan Öktem’e bağlayan ikinci delil olay yerinden elde edildiği iddia edilen çekirdek ve kovanların sanığa ait C223433 seri nolu MP5 silahın çekirdek ve kovanı ile eşleştiği, bu haliyle anılan eylemde kullanılan silah olduğu şeklindedir. Tabi bu mermi çekirdeği maktulün vücudundan çıkmış olsa ve bu çekirdek üzerinde yapılan balistik söz konusu silahı gösterse çok güçlü bir delil olabilirdi. Savcılık burada laf cambazlığı yaparak sanki balistik sonuçları sanığı ifade ediyormuş gibi davranmaktadır. Oysa bulunan çekirdeğin bir parçası olay yerine yakın bir yere saplanmış durumdadır. Kaldı ki olay yerinde günlerce kalan özel harekat polislerinin kontrolünde olay yerinin yıkandığı, temizlendiği yönünde temizlik işçisi bir tanık bulunmaktadır. Ayrıca 013938.6 numaralı ve 18/07/2016 tarihli Olay Yeri İnceleme Raporunda yer almayan 26 bulgunun sonradan eklendiği sanıklar tarafından duruşmada gündeme getirildi. Bu verilerden hareketle, açık alanda sanığın silahıyla tek el ateş edilip delil üretildiği şüphesi kuvvetli bir şüphedir.

Buna ek olarak aşağıda görseli yer alan otopsi raporunda maktulün uzak atış neticesinde vefat ettiği ve mermi çekirdeğinin vücudunu delip geçtiği ifade edilmektedir. Oysa savcı ve bilirkişilerin iddiası görseldeki depoda yakın atış neticesinde başından vurulduğu yönündedir. Otopsi raporu net olarak ortaya koymaktadır ki maktul uzak atış sonucu ölmüştür ve sanığa yüklenen infaz suçu temelsizdir. Ayrıca sanık infaz niyetindeyse neden uzaktan atış yapmayı tercih etsin veya gözaltındaki diğer şahısları neden infaz etmesin.

SONUÇ: Hasan Gülhan’ı vuranın Albay Erkan Öktem olmadığı otopsi, olay yeri inceleme tutanağı ve kameralarda infaz anına ait görüntülerin silinmesi gibi delillerle anlamaktayız. Peki maktul nasıl şehit edildi? Sanıkların ve tanıkların iddiasına göre Özel Harekat polisi olay yerine el bombası atmakta dahil olmak üzere çok sert müdahale etti .Hatta elleri havada teslim olan bir asker Özel Harekat polisince kanunsuzca infaz edildi. Bu sert müdahale ortamında, kontrolsüzce yapılan ateş baskısıyla belki kasıt olmaksızın rehin durumdaki şahıslar vuruldu. Sanıkların iddiası bu yöndedir ve akla yakın durmaktadır.