Rejimin iddiasının aksine ortaya konulan deliller maktulün asker dışında meçhul bir keskin nişancı tarafından vurulduğunu ortaya koymaktadır. Annesi Nihal Olçok’ta değişik televizyon kanallarında bu gerçeği güçlü bir şekilde ifade etmiştir. Bu gerçeği ortaya koyan delillerle devam edelim;

Abdullah Olçok 15 Temmuzda Boğaz Köprüsünde uzun namlulu silahla vurularak öldürüldü. Vücudunda 2 mermi girişi olan merhumun vücudundan 7.62 çapında 1 mermi çekirdeği çıkarıldı. Öncelikle balistikle ilgili birkaç teknik detayı basitleştirerek sunalım. Vücuttan çıkan mermi çekirdeklerinin hangi silahtan atıldığı bulunabiliyor. Bu işlem silahın namlusunun içindeki girintiler(YİV ) ve çıkıntıların (SET) ilerlerken çekirdek üzerinde bıraktığı iz (RAYYÜR) ile bulunuyor. Rayyür parmak izi gibi silah sahibini bulmak için yeterli bir delil.

İstanbul Kriminal Laboratuvarınca Abdullah Olçok’un vücudundan çıkarılan 7.62 çapındaki mermi çekirdeğinde kısmi yapıda yiv-set izleri bulunmuş. Bu izler dip ve yan kısımda yer alıyor. Aşağıda yer alan kriminal raporunda şok bir gerçek var. Silahın kullanan fail bulunamamış ve olay resmi olarak Silahı Bulunamayan Olaylar Arşivine kaydolunmuş. Yani anlamı şu; askerin elindeki silahlarla deneme atışı yapılmış ve çekirdekte oluşan izler maktulün vücudundan çıkan çekirdekle kıyaslanmış, çekirdeğin askere ait bir silahtan atılmadığı ortaya çıkmış ve başka olaylardan ele geçmesi muhtemel silahlarla kıyaslanmak üzere beklemeye alınmış. Köprüdeki askerin silahlarına başkaca inceleme yapılmayacağını ve Merkez Komutanlığına teslim edildiğini hatırlatalım.

Peki Abdullah Olçok’un ölümüne suikast şüphesi düşüren ve nasıl öldüğünü açıklayan bir teori var mı? Ortaya çıkan deliller teorinin ötesinde gerçekleri işaret ediyor.  Aşağıda Abdullah Olçok’un arkadan sol göğüs kaburga altından vurulduğu bilgisinin yer aldığı ekspertiz raporu görülüyor.Vefat ettiği anda üstünde bulunan t-shirt üzerinden kurşun giriş yönünü tespit etmek mümkün.Olçokların aile dostu ve görgü tanığı Ramazan Demir olay esnasında Olçokların ve kendinin yüzünün askere dönük olduğunu bir röportajda ikrar etmiş. Yüzü askere dönükken arka sol göğüs altından vurulan birini vuran kişi Nakkaştepe tarafında konumlanmış oluyor. Aşağıda yer alan görselde de Abdullah Olçok’un konumunu daha net görmek mümkün.

Peki Nakkaştepede askeri unsur var mı? Tabi ki yok. Nakkaştepeden atış geldiğine dair başka tanıklar var mı? Tabi ki var. Müşteki Hikmet Akıncı Nakkaştepeden gelen bir mermiyle elinden vurulduğunu ikrar ediyor. Köprüdeki Askerlerden Yarbay Turgay Ödemiş Nakkaştepe tarafından ateş geldiğini ve cep telefonununa mermi isabet ettiğini ifade ediyor. Sanıklardan Bnb. Ahmet Taştan 2 adet Kanas suikastçi silahının Nakkaştepe de bulunduğunu, bunların balistiğinin yapılıp yapılmadığını, akibetini soruyor. Ama mahkemenin gerçekle işi yok.Sanık lehine delilleri de toplamakla yükümlü savcı iddianamaye bu silahların bilgisini neden koymadı? sorusunun cevabı olayı netleştiriyor.

SONUÇ: Bu deliller Abdullah Tayyip Olçok’u vuran silahın askere ait olmadığını resmi raporla ortaya koyduğu gibi maktulün konumu ve mermi yolu dikkate alındığında Nakkaştepe yönünde bir keskin nişancı tarafından vurulduğu fikrini destekliyor.