15 Temmuz gecesi Ankara ve İstanbul’da Genelkurmay, Jandarma Genel Komutanlığı civarı, İstanbul İli Boğaziçi Köprüsü ve civarında başta olmak üzere keskin nişancıların varlığı nettir. Hem savcılık hem de yargılama sürecinde mahkemelerin bu konuyu ısrarla kapatmaya çalışmaları manidardır. O gece bu keskin nişancılar kimlere ateş açtı? Kimleri vurdu öldürdü ve/veya yaraladı? Bu konuya ilişkin soruşturma açılmamıştır.
Unutulmamalıdır ki 15 Temmuz gecesi sözde darbeci askerlerden ele geçen silahlar içerisinde keskin nişancı silahı bulunmamaktadır. Askerler ifadelerinde belirttiği üzere darbe maksatlı değil emniyet maksatlı olduğundan standart teçhizat[1] ile göreve çıkmışlarıdır.
Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu Bilgi Alma tutanağındaki ifadesinde[2]:
“Polis Özel Harekât’lerin başındaki Eraslan Müdüre keskin nişancılar olup olmadığını sordum. Var demesi üzerine kışlayı da bildiğim için kışla etrafında ve nizamiyede nöbetçi olarak tertiplenen isyancı teröristlerin etkisiz hale getirilmesi maksadıyla keskin nişancı unsurlarının karargâh binasına Hâkim yüksek binalara yerleştirilmesini söyledim. Nitekim keskin nişancı arkadaşlar ilk etapta tahmini 01.00 sıralarında 8 teröristi etkisiz hale getirdi.”
Demektedir. Bu ifade net bir şekilde keskin nişancı varlığını göstermektedir.
Çatı dava dosyası kapsamında Yüzbaşı Kadir Bozan mahkeme huzurundaki savunmasındaki beyanında;[3]
“Nereye kaçacaksınız. Dışarıda tehditkar bir kalabalık ayrıca ara ara nereden geldiği belli olmayan keskin nişancı atışları, Genelkurmay emniyetini almak dışında hiçbir faaliyeti olmayan bizler içeri operasyon yapacağı polis özel harekât, nizamiyeler tutulurken dışarı çıkmamız bile mümkün değilken, bir yandan silah atışları ve tehditlerle içeride tutuluyoruz, bir yandan da operasyonlarla imha edilmek isteniyoruz. Sabahın 08.00’da hiçbir olay yokken, içeriden dışarıya hiçbir tehdit yokken meclis çatısından ateşlenen bir keskin nişancı kurşunuyla bir Yarbay vuruluyor ve ivedi olarak hastaneye kaldırılıyor. Ben oradan geçerken sadece yerdeki kan izlerini gördüm.”
Hem Genelkurmay Başkanlığı kışlasında, hem Jandarma Genel Komutanlığı karargâhında maktullere ait pek çok şüpheli ve provokatif eylemlere yönelik emareler bulunmaktadır. Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhında polis ile birlikte tertibat alarak halkın canlı kalkan olarak kullanıldığı operasyonu gizlendiği Hisarcıklıoğlu Camiinden yöneten Arif Çetin’den HSK üyesi tanıklara, müsteşardan, TEM görevlilerine, maktul yakını tanıklardan kamera kayıtlarına pek çok delil, yasalara aykırı ve suç teşkil eden uygulamalar sonucu gereksiz can kayıplarına neden olunduğunu açıkça ortaya koymaktadır. O gece Jandarma Genel Komutanlığı Karargâhında bulunan Tümgeneral Arif Çetin ve Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu, Meclis Darbe Araştırma Komisyonuna verdiği ifadelerde;
“Çevredeki yüksek binalara yerleştirdiğimiz keskin nişancılarla Teröristleri öldürdük.”
Demesi, HSK Üyesi Muharrem Özkaya’nın savcılık ifadesinde;
“Keskin nişancıların halkın üzerine atış yaptığına ve vatandaşların vurulduklarına şahit oldum.”
Demesi, Emekli Müsteşar Rıfat Özer ve ve Eşi Mine Özer’in mahkeme ifadesinde;
“Saray tarafındaki ağaçlık bölgede gizlenerek mevzilenen polislerin jandarmaya doğru ateş ettiklerini gördük.”
Demesi keskin nişancı varlığına ait delil niteliğindeki beyanlardır.
Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün Asayiş ve Çevik Kanalı Telsiz Ses Kayıt Çözüm Tutanaklarında[4];
40110– 2025
2025[5] – Dinliyorum
40110– Efendim Mühimmatımız bitene kadar yukarıdan müdahale ettik. Ancak Helikopteri çıkardılar. Ateş ederek üzerimize geldi. Personelimizin güvenliği için Çatıdan iniyoruz.”
‘Yukarı’ ve ‘Çatı’ olarak yerlerden müdahale keskin nişancıların varlığına delildir. Telsiz görüşmelerinde bu çağrıdan polis keskin nişancılarının da Genelkurmay Karargâhı civarında konuşlandığı ve mühimmatı bitene kadar atış yaptığı anlaşılmaktadır. 15 Temmuz gecesi karargâh içerisindeki asker personelden yaralanan sadece birkaç kişi olduğu düşünülürse bu kesken nişancılar mühimmatları bitene kadar acaba kime ateş etmiş, kimi hedef almıştır? Örneğin Mustafa Avcu, yanlışlıkla da olsa polis özel harekât keskin nişancısı tarafından mı vurulmuştur? Silahların incelemesi yapılmadığı için cevabını bilemiyoruz.
Telsiz kayıtlarında ayrıca, Saat 23.17’de MİT’ten keskin nişancılar görev yerlerine geçmektedir;
3816 “Yenimahalle den gelen ekibi bu uzun namlulu silahlarını aldırıp 5 dakika içinde çıkartıyorum gönderiyorum yanınıza” şeklinde beyan ediyor.
Maktul ve Yaralılar Askerin Silahıyla mı Vuruldu?
Bu değerlendirmeler ışığında, maktul ve yaralıların birçoğunun askerler tarafından yapılan atışlardan değil, farklı yerlerden açılan keskin nişancı – hedef gözetmeden açılan kolluk ateşleri ve en önemlisi kim tarafından kullanıldığı halen belli olmayan silahlardan çıkan mermilerle olduğu iddia edilebilir.
Bunlardan bazıları kollukça dağıtılan silahlar olabileceği gibi milis-paramiliter bir takım oluşumlarca 15 Temmuz gecesi karşı darbe vs. planlar kapsamında sokağa çıkıp kaostan istifade ederek açtıkları ateşlerden de kaynaklandığını düşünülebilir.
Genelkurmaya Giren Vatandaş Halkı Keskin Nişancılar Vurdu Dedi
O gece Genelkurmay’a yürüyen kalabalık içinde yer alan Abdulmuhsin Türkmen, ilk dakikalardan itibaren yaklaşık 150 kişilik grubun ‘ordu kışlaya’, ‘Akar Paşayı istiyoruz’, ‘darbeye hayır’ sloganları atarak Genelkurmaya doğru ilerlediğini ve tankların Genelkurmayı korumaya aldığını ifade etmiştir.[6] Türkmen, televizyonlar ‘halk Genelkurmaya yürüyor’ diye haber yapınca 150 kişilik grubun bir anda 5 bin kişiye kadar ulaştığını, Genelkurmay önündeyken keskin nişancıların sürekli halkı vurduğunu söylemiştir.
Siyah Bir Transit İçindeki Keskin Nişancılar
15 Temmuzda yaşanan sivil kayıpların çoğunun, olayları daha da kaotik hale getirmek için milis-paramiliter bir takım oluşumlarca açtığı ateş sonucu gerçekleştiğine ciddi şüpheler olduğunu söylemiştik. Buna yönelik birkaç örneği şu şekilde sıralayabiliriz.
Oğlunu kaybeden acılı bir anne bir TV programında oğlunun Erdoğan’ın Atatürk Havalimanı iniş yapmasından dakikalar önce Havalimanı’nda siyah bir transit içindeki keskin nişancılar tarafından öldürüldüğünü ifade etmiştir.[7]
Boğaz Köprüsündeki olaylara şahit olan başka bir kişi bir TV programında, Boğaz Köprüsünde yaşanan olaylar esnasında sivil vatandaşlara, askerlerin olduğu yönden değil aksi yöndeki tepede bulunan iki polis tarafından ateş edildiğini ifade etmiştir.[8]
Boğaz Köprüsü Üzerinde Keskin Nişancı Varlığı
15 Temmuzdan sonra, olaylar esnasında Boğaziçi Köprüsünün ayaklarından birinin tepesine konuşlanmış keskin nişancının ertesi sabaha kadar birçok sivili hedef alarak öldürdüğüne yönelik çok sayıda haber yapılmıştır.[9]
15 Temmuzda yaşanan her olayı sonuna kadar ajite eden, olaylara karışanların isimleri üzerinden günlerce haber yapan yandaş medya bu keskin nişancının kimliğini açıklamadı. Diğer medya kuruluşlarında da keskin nişancının kimliğine yönelik bir haber yer almamıştır.
İstanbul Orhanlı Gişeleri Davası ve Yaşananlar
22.10.2018 tarihinde Birgün Gazetesinde Erk Acarer’in “Ordunun içi nasıl boşaldı, nasıl doluyor” başlıklı yazısı, (Orhanlı Davası[10] ile ilgili bölüm); somut maddi gerçeği ortaya çıkarmıştır.
Hava Harp Okulu öğrencileri Yalova Kampından İstanbul’a getirilmiştir. Sabiha Gökçen’e doğru yola çıkan ancak trafik ve kalabalık nedeniyle Orhanlı ve Sultanbeyli’de duran otobüsler var. Orhanlı davası iddianamesinde yer alan iddiaya göre çoğu Harbiyeli ve er olan askerlerin otobüslerden indikten hemen sonra sivil ve polislere ateş açtığı ve meydana gelen 6 Maktul ve 33 yaralıdan doğrudan fail olarak sorumlu olduğu iddia ediliyor. Orhanlı Davası Avukatlarının dava dosyasına sanık avukatlarınca sunulan ve savcı ve heyetin ‘biz izledik değerlendirmeye gerek yok’ diyerek inceleme ve tartışmaya açılmayan maddi bir delil her şeyi gün yüzüne çıkarıyor. Delil MOBESE kayıtları, bunlardan birindeki görüntülere iddianameyi tamamen yalanlıyor,
16.07.2016 tarihli 1 dakika 57 saniyelik video kaydı Saat 01.28.45’te başlıyor.
- Saat 01.28:46’de: Askeri personel kayıtta görünüyor
- Saat 01.28:49’da: Askeri personel halkın içinde yürüyor, ateş yok çatışma yok, vatandaş arasından sakince geçiyor.
- Saat 01.29.00’da: Askeri personel ve halkla birlikte yere yatıyor. Aynı saniyede karşı ve sağ taraftan peş peşe muhtemel namlu ağız alevi olan parlak alev ışıkları görünüyor. Ateş edildiği anlaşılmakta. Ardından sol taraftan peş peşe muhtemel namlu ağız alevi olan parlak alev ışıkları görünüyor. Halk yere yatıyor
- Saat 01.29:21’de: Namlu ağız alevleri devam ediyor
- Saat 01.29:42’de: Yolun bariyerlerle ayrılmış bölümünden bir asker görüntüye giriyor. Halka sırtı dönük
- Saat 01.29:48’d3: Diz çöküp ateşin geldiği yere doğru nişan alıyor
- Saat 01.30.00’da: Aynı yere doğru nişan alıp ilerliyor
- Saat 01.30:13’de: Görüntüden çıkıyor
Bu asker önce bacağından sonra göğsünden vurularak öldürülen ve vatan haini diye gömülen Teğmen Demirbilek idi.
Adli Tıp Kurumunun 29.07.2016 tarihli otopsi raporlarında ise mağdur ve bazı maktullerin vücutlarından çıkan mermilerin hangi silahtan atıldığının tespit edilemediği yazılıdır.
Vatandaşa Keskin Nişancı Atışı Yapılması Emaresi
16 Temmuz 2016 Saat 04.14 ( Asayiş Kanalı )
2036 – 7610-8410 vatandaşımızın mevcudiyetini orada devam ettirelim.
Merkez – 2036 bu Jandarma Genel Komutanlığı çatı kısmında vatandaşlara 104 (Keskin Nişancı Kodu) kullanan şahıslar olduğu şeklinde bilgi aktarılıyor efendim
Çağrıyı yapan 2036 ve Merkez telsiz kodları. 2036 kodlu istasyon ‘7610-8410 vatandaşımızın mevcudiyetini orada devam ettirelim.’ şeklinde talimat vermek suretiyle vatandaşları canlı kalkan olarak kullanmaya devam edin diyor. 15 Temmuz gecesi Jandarma Genel Komutanlığının çatı kısmından hatta binanın hiçbir katından atış yapılmadığı Jandarma Genel Komutanlığı ( Beştepe ) davasında[11] sübut bulmuştur. Jandarma iddianamesinde Beştepe Jandarma Genel Komutanlığının yakınındaki Ihlamur Sitesinin ve diğer çevre sivil binaların üst katlarına ‘keskin nişancı’ polislerin yerleştirildiği ve Jandarma Genel Komutanlığının içerisindeki jandarma personeline ateş edilmek suretiyle bir kısmının etkisiz hale getirildiği ifade ediliyor. Bu polisler, kamera çözümlerinde de görüleceği gibi, genelde 3’erli darbeler halinde ateş ettikleri yönünde tanık ve sanık ifadeleri mevcuttur. Bu beyanlarda izli mermide[12] atıldığı beyan edilmiştir.
16 Temmuz 2016 Saat 05.30 civarı ( Asayiş Kanalı )
7612- Anlaşıldı efendim bu geçenler bizim getirdiğimiz zırhlı araçlar, onlara keskin nişancılar onlara taciz atışı yapıyorlar tamam
Ankara’da yürütülen sözde darbe davalarının hiçbirisinde o gece sözde darbecilerde keskin nişancı ve silahı bulunmadığı bilirkişi raporları ile de sabittir. O gece Ankara’da ele geçen silahlarda özel kuvvetler komutanlığı personeli dâhil keskin nişan silahı mahkeme kayıtlarında yoktur. Dolayısıyla, bu konuşma; MİT / Polis tarafından veya başka paramiliter güçlerce çevre sivil binalara yerleştirilen keskin nişancıların o gece hem halka hem askere ateş açtıklarına emare sayılabilecek ve bunu teyit eden bir telsiz konuşmasıdır.
Eşimi Keskin Nişancı Vurdu Diyen Müşteki Hülya Özsoy
Kara Havacılık dava dosyası kapsamında mahkeme huzurunda müşteki sıfatı ile dinlenen Hülya Özsoy beyanında[13];
Müşteki Hülya Özsoy: Benim eşim saat 1.30 sıralarında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla dışarı çıktı, Jandarma Beştepe Jandarma Komutanlığının orada başından yaralandın. Nişancı vurdu, başından yaralanarak ambulans yardımıyla Gazi Hastanesine kaldırıldı, orada 4 ay boyunca tedavi gördü, tedavinden sonra şehit oldu vefat etti,
Başkan Oğuz Dik: Şeyde Helikopter atışından sonra mı?
Müşteki Hülya Özsoy: Hayır Nişancı vurdu.
Başkan Oğuz Dik: Keskin nişancı mı vurdu
Müşteki Hülya Özsoy: Evet keskin nişancı vurdu,
Başkan Oğuz Dik: Neydi ismi
Müşteki Hülya Özsoy: Özcan Özsoy
Başkan Oğuz Dik: Keskin nişancı vurdu diyorsunuz.
Müşteki Hülya Özsoy: Evet.
Başkan Oğuz Dik: Tamam şikâyetçisiniz, davaya katılmak istiyorsunuz.
Müşteki Hülya Özsoy: Şikâyetçiyim, davacıyım, evet katılmak istiyorum.
Başkan Oğuz Dik: Bu keskin nişancı helikopterden mi yoksa ayrı şeyde mi
Müşteki Hülya Özsoy: yok çatının üzerinden mermi
Başkan Oğuz Dik: Çatının üzerinden tamam. Nerede
Müşteki Hülya Özsoy: Jandarma komutanlığı
Başkan Oğuz Dik: Jandarma Tamam
Müşteki Hülya Özsoy: Evet Beştepe çünkü kulağının arkasıyla vuruluyor, başından isabet ediyor beyin dağılmış şekilde hastaneye kaldırılıyor.[14]
[1] Nöbet tutarken ve/veya kışla dışına çıkışta güvenlik maksatlı olarak komposit başlık, komposit yelek, piyade tüfeği (kadro), maksimum 5 şarjör (genelde 1-2 şarjör) mühimmat.
[2] 07.11.2016 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığınca bilgisine başvurulan Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu Bilgi Alma Tutanağı
[3] Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/109 Esas sayılı dava dosyası kapsamında 12.06.2017 tarihli duruşmasında Yüzbaşı Kadir Bozan’ın Savunması çözüm tutanağı
[4] Ankara İl Emniyet Müdürlüğünün 15.08.2016 tarihli ve 58604142-6807.(91237).220 sayılı “Telsiz Kayıtları” Konulu 15.07.2016 21.30 – 16.07.2016 17.00 arasına ait Asayiş ve Çevik Kanalı Telsiz Ses Kayıt Çözüm Tutanakları
[5] Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı
[6] http://www.milliyet.com.tr/gaziler-15-temmuz-gecesini-anlatti-ankara-yerelhaber-1807893/
[7] https://www.youtube.com/watch?v=WaBTZnyurJ8 [ Videodaki zamanı: 16.13 dk:sn ]
[8] https://www.youtube.com/watch?v=FiOJoaR-l4Y [ Videodaki zamanı: 6.50 dk:sn]
[9] http://www.hurriyet.com.tr/koprude-keskin-nisanci-varmis-40156647
[10] İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi 2017/144 Esas sayılı ( İstanbul Orhanlı Gişeleri ) dava dosyası ve dava dosyasına ait İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 21.06.2017 Tarih, 2016/83834 Soruşturma ve 2017/3207 sayılı İddianame
[11] Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi 2017/30 Esas sayılı [ Jandarma Genel Komutanlığı ( Beştepe ) ] dava dosyası
[12] İzli mermi şarjöre her beş mermide bir konulan ve karanlıkta, mermilerin gittiği yönü görüp, ona göre nişanını düzeltmek için kullanılan havada kırmızı ışık şeklinde izi görülen mermidir.
[13] Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi 2017/186 Esas sayılı [ Kara Havacılık ] dava dosyasında Müşteki Hülya Özsoy ‘un mahkemedeki tanık Beyanı. Eşi Özcan Özsoy vurularak hayatını kaybetmiştir.
[14] Yani Kara Havacılık davasında keskin nişancıdan şikâyetçi olan bir müşteki vardır. Ancak hiçbir inceleme yapılmamıştır.